Çocukluk çağında gördüğümüz kalp hastalıklarını Konjenital (doğumsal) ve Edinsel (sonradan görülen) olarak iki ana grupta toplamaktayız. Erişkinlerin aksine çocukluk çağında görülen kalp hastalıklarının büyük bölümünü konjenital kalp hastalıkları oluşturmaktadır. Konjenital Kalp Hastası olan çocuklar kalpte yapısal birtakım bozukluklar ile doğarlar.
Bu yapısal bozukluklar hamileliğin çok erken dönemlerinde, çoğu kez anne henüz hamile olduğunun farkında bile olmadığı dönemde, kalbin normal gelişiminin etkilenmesi sonucudur. Çoğu kez kalbin normal gelişmesini bozan etkenin ne olduğu bilinmemekle birlikte bazı viral hastalıkların (Kızamık, kızamıkçık, kabakulak, soğuk algınlığı ekeni olan bazı mikroplar v.s) bunda rol oynadıkları gösterilmiştir.
Ayrıca kalıtım (Genler yolu ile) ve kromozom anomalileri de (Down sendromu olan çocuklarda kalp hastalığı riski % 50’dir) doğuştan kalp hastalığı oluşması riskini arttıran faktörler arasında sayılmaktadır. Yine hamilelik sırasında, özellikle ilk 3 ayda kullanılan bazı ilaçların (Sara ve sinir hastalıkları tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar) ve alkolün kalp gelişiminde bozukluklara neden olduğu bildirilmiştir.
Kalpte görülen bu yapısal bozuklukların önem derecesi, odacıklar arasında küçük bir “delik” gibi basit bir problemden, kalbin bir ya da birkaç odacığının veya kapakçığının oluşmaması gibi çok daha karmaşık ve ağır hastalıklara kadar değişebilmektedir. Her anne adayı için konjenital kalp hastalığı olan bir çocuk doğurma olasılığı 1000 doğumda 8’dir. buna göre ülkemizde yılda yaklaşık 10.000 ile 15.000 çocuk konjenital kalp hastalığı ile doğmaktadır.
Bu sayının yaklaşık yarısını bir yaşından önce cerrahi müdahale gerektiren önemli hastalıklar oluşturmaktadır. Eğer anne-babanın konjenital kalp hastalığı olan bir çocuğu varsa sonraki çocuklarda risk normalin yaklaşık iki katı kadar artmaktadır (16/1000). Anne ya da babada doğuştan kalp hastalığı olması durumunda ise, hastalığa ve hastalığın anne ya da babada olmasına göre doğacak çocukta risk %2 ile %16 arasında değişebilmektedir.
Günümüzde bu konuda eğitim almış uzmanlar tarafından uygulanan “Fetal Ekokardiografi” yöntemi ile riskli gebeliklerde, gebeliğin 16. ile 20. haftaları arasında bebeğin kalbinin incelenmesi ve major kalp anomalilerinin belirlenmesi mümkün olmaktadır. Ancak henüz anne karnında herhangi bir tedavi söz konusu değildir.
Çocuklarda kalp hastalıkları nasıl ve ne zaman ortaya çıkar?
Önemli doğumsal kalp hastalığı olan çocuklar genellikle doğumdan sonraki ilk birkaç ay içerisinde kendilerini belli ederler.
Nadiren bebekte doğumdan kısa bir süre sonra ciddi tansiyon düşüklüğü ve kan dolaşımının bozulması sonucu acil bir durum olarak karşımıza çıkabilir. Kimi bebeklerde ise morarma (dudak, dil ve tırnak diplerinde) ilk belirtidir. Diğer bir grup kalp hastalığında ise sık nefes alma, nefes alma güçlüğü, iyi beslenememe, kilo alamama ya da kilo kaybı ve aşırı terleme ilk belirtiler olabilir.
Çok ciddi olmayan kimi rahatsızlıklarda ise çoğu zaman çocuğun herhangi bir şikayeti yoktur. Bu tip rahatsızlıklar daha çok rutin muayeneler sırasında kalpte “üfürüm” duyulması sonucu yapılan tetkiklerde ortaya çıkar. Üfürüm kalp atışları arasında duyulan ek bir ses anlamındadır. Kalp doktoru tarafından yapılacak muayene ve tetkikler sonrasında üfürümün herhangi bir hastalığın habercisi olup olmadığını ortaya çıkaracaktır.
Çocuklarda duyulan “üfürümler”in yarıdan fazlası “normal” ya da “masum üfürümler” olarak adlandırılır, yani kalp tamamen normaldir ve bu üfürüm çocuğun ileride kalp hastası olma riskini arttırmamaktadır. Ancak bunların bir kısmı dışarıdan herhangi bir belirti vermeyen sinsi bir kalp rahatsızlığının habercisi olabilmektedir. Deneyimli bir çocuk kalp hastalıkları uzmanı muayenesi sonucunda bu üfürümün hangi gruba gireceğini büyük bir olasılıkla söyleyebilir ancak kesin tanı için özellikle 2 yaşın altındaki çocuklarda ekokardiografik inceleme yapılması önerilmektedir.